DİMES GO Karışık üzerinde harika bir Akdeniz rotası var artık! Yenilenmek, yola çıkmak ve keşfe başlamak için ilk durağımız Mersin :)

Tantuninin başkentinde lezzet dolu ara sokaklar, sıcacık Akdeniz havası, masmavi bir deniz ve çok daha fazlası seni bekliyor. Bütün yıl, kimi zaman üşüyerek de olsa, denize girebileceğin bir yer düşün, işte orası Mersin!

Birbirinden güzel koyları olan Mersin’de uğraman gereken bazı adaları, koyları ve kumsalları sıraladık. Ayaş, Akkum ve hatta merkezden Taşucu’na kadar büyük ya da küçük, sakin ya da kalabalık, aklına gelen her türde koy seni bekliyor. Tisan Koyu turkuaz deniziyle dünyanın en güzel koylarından seçilmişti geçtiğimiz yıllarda. Dana adası, tur teknelerinin uğrak noktası olarak ünlenmiş olsa da aslında antik bir kentin izlerini taşımakta. Tisan Koyu ve Boğsak Adası caretta carettaların üreme bölgesi. Kumsallarıyla büyülüyor! Narlıkuyu ise kaynak suyu ile beslendiği için buz gibi ve tuz oranı düşük, farklı bir Akdeniz koyu. Sudan çıkarken tuz üstünden temizlenince Akdeniz’de olduğuna inanamayacaksın! Yüzdükten sonra dinlenirken kaya koruğu turşusu ile lagos balığı yemelisin. Bu koyun spesiyalleri. Adeta mavili yeşilli bir minyatür cennet :)

Narlıkuyu’ya kadar gelmişken Kız Kalesi’ne uğramamak olmaz. Adım atılan her noktanın tarihi dokuya sahip olduğu küçücük bir adacık aslında bu kale. Tam karşısında bir de kara kalesi bulunuyor. Rivayetler, hikayeler çok olsa da savunma ve saldırı amaçlı yapıldıkları da anlatılıyor. Kız Kalesi’nin en güzel yanı uzaktan bakıp geçeceğin bir yer olmaması. Sahilden kiralayacağın kanolarla adanın etrafında turlayabilir, kanonu sahile çekip kaleyi bikini-mayolu turist versiyonunla gezebilirsin! Gün batımı ise bir harikadır :) Plaja dönersen eğer, kalenin arkasındaki uçsuz bucaksız suların üzerinde batan Güneş her şeyin iyi olduğu hissini verir turuncunun sıcacık tonlarıyla, ama kalede kalıp gün batımında kanona binebilir, dalgaların sesini en yakından duyan kişi olmanın ayrıcalığını da tadabilirsin.

Gün batıyor, deniz güzel, kum harika… Sırada sahile yukarıdan bakmak var! Rotamızın şimdiki durağı: Cennet ve Cehennem Obrukları. Yaz aylarında gidiyorsan tavsiyemiz sabah erken saatlerde gidip kahvaltını Mersin’in güzel koylarına bakarak yapman. Menüde “sıkma” var, denemelisin! Yanında da DİMES GO Karışık mis gibi :) Kahvaltıdan sonra obruklara yaklaş, turistlerin binip gezdiği develeri sev ve hatta bir tur da sen at! Sırada Cennet var… 452 basamak seni bekliyor :)

Tamamen doğal nedenlerle çöken yerde meydana gelen bu çukurların da mitolojik anlamları var. Zeus, alevler saçan yüz başlı ejderha Typhon’u Etna Yanardağı’nın altına sonsuza dek hapsetmeden önce bir süre Cehennem obruğunda tutmuş. Sadece profesyonel malzemelerle bu çukura inmek mümkünken, Cennet ise basamaklardan korkmayan herkese açık. Kiliseye kadar gidip geri dönmemen tavsiyemiz! Mağaranın bitiş noktasında bir yeraltı nehrinin sularını dinleyebilirsin, harika bir tecrübe :)

Sırada hem deniz hem de karadan girişi olan çok farklı, çok güzel bir mağara var: Aynalı Göl Mağarası. Devasa boyutta sütun, sarkıt ve dikitleriyle büyüleyici bir yer ve 30 milyon yıl gibi çok çok uzun bir sürede oluştuğunu duyunca insan tekrar hayran kalıyor. İçinde bulunan gölde akıntı bulunmaması ve pürüzsüz durması nedeniyle Aynalı Göl Mağarası adını almış burası. En ilginci de bu gölün içinde de tavandan sarkanlara benzeyen dikitlerin olması. Gölün üstü kadar su altı manzarası da efsane!

Hadi al bir DİMES GO Karışık, keşfe başla!